Merhum
HASAN NAİL CANAT
( Sanat,
gülü incitmeden gül yaprağına şiir yazmaktır. H.Nail Canat )
“Ne diyebiliriz ki!
İnna lillah ve inna ileyhi raciun... O'ndan geldik ve O'na döndürüleceğiz...
Son oyununu oynadı
ve dünya sahnesinden indi.
Her Tiyatro
sanatçısı, aslında bir oyun oynar... Daha doğrusu, oyunun oyunudur Tiyatro...
Her insan kendi oyununu oynar... Bir an gelir, oyun biter... Artık eve dönme
zamanıdır...
O, eve döndü...
Oyun bitti. Perde kapandı.”
Bu
satırları Hasan Nail Canat hocamın çok yakın arkadaşı Abdurrahman DİLİPAK’dan
alıntı yaptım. Çünkü yüreğimde olan duyguları çok güzel özetlemişti bir dava
adamının dava arkadaşı için yazdıkları.
Evet,
dostlar oyun bitti ve perde kapandı… Feza sinemasında başlayan tiyatro
maceramın en büyük aktörü idi Hasan Hoca. Çatık kaşlarının altında muhteşem bir
dik duruş ve örnek alınacak bir yufka yürek... Maddiyatı ağzımıza alamayacak kadar
maddiyata uzak olduğumuz yıllar. Tiyatro derslerine gidip gelebilmek için harçlıklarımızı
biriktirdiğimiz günlerde bize öğrettiği en önemli şey Müslüman’ın sabırlı olması idi.
O,
şair yürekli biriydi. İmam Hatipliydi. Hem de İmam Hatip ruhunu iliklerine
kadar hisseden ve büyük hayalleri olan birisiydi. Tiyatro derslerinde bize “gayret edin, pes etmeyin, unutmayın ki; bir gün sahneleri iman dolu
gençler, yani sizler işgal edeceksiniz” derdi. O yıllarda anlayamamıştık bu
söylediklerini. Daha sonraki yıllarda Kendisine kucak açan Üsküdar
Belediyesi’nin Altunizade Kültür Merkezinde oynadığı bir oyun sonrası
açıklamıştı bana o gün söylediklerini. Meğerse işgalden kastı, yürekleri fethetmekmiş.
Yani, yüreklerin fatihi olmak.
İdealist
bir hayat yaşayan Hasan Nail Canat amacına ulaşmıştı. Çünkü bizler bu gün
sahnelerdeyiz, televizyonlardayız ve elimiz mikrofon, kalem tutuyor. Gönlümüzün
gözünü açan, uzakları görmemizi sağlayan ve dilinde “ALLAH” lafzı olan bir
nesil yetiştirmeye gayret eden Rahmetli Hasan Nail Canat şuan aramızda yok
artık. Lakin onun davasını yeni nöbetçilerine taşıyacak bizler şu an nöbetteyiz.
Ve onun mü’min olduğuna bizler şahittik ve ondan razıydık. Rabbimde razı olur inşallah…
Ve onun mü’min olduğuna bizler şahittik ve ondan razıydık. Rabbimde razı olur inşallah…
Yazımın
başında bir alıntı ile giriş yapmıştım. Yazımın sonunu da o alıntının devamı
ile bitiriyorum.
“Tiyatrocu mu
olmak, bir zamanlar bize çok uzak şeylerdi... "Soytarı" olmak gibi
bir şey... O günler sinema ya da Tiyatro demek, bir dinsizleştirme aracı idi.
Ama bizim, boyumuzdan büyük hayallerimiz vardı...
Bir Küçük Hasancık tı
o aslında... Nur Dağında bir çocuk’tu. Yaralı bir Serçe gibi hep daldan dala
uçtu durdu... Günahkâr Babaların kurbanı olan çocuklara, Âlemlere rahmet olarak
gönderilen bir peygambere ümmet olma müjdesini ulaştırmaya çalıştı... Bir Avuç
yürek Ateşini, ateşi sönmek üzere olan yüreklere taşıdı durdu….”
Yazdı,
konuştu, oynadı... Ve şimdi "dünya sürgününü tamamlayıp "Ana
yurdu"na döndü ve orada geride kalan dostlarını bekliyor olmalı. Bekle,
biz de geleceğiz... Resulün gittiği yere, onun ayak izinden...
Ona
bir Fatiha dilemekten başka ne yapabiliriz ki!..
( Sayın
Başbakanımızın Hasan Nail Canat Hatıra defterine yazdıkları )
HASAN NAİL CANAT AĞABEYİMİZE
MİNNETTARIZ.
Değerli
Tiyatro Sanatçısı, çok değerli yazar ve mütefekkir, bunların ötesinde değerli
ağabeyimiz Hasan Nail Canat'ı rahmetle, minnetle yâd ediyor; bu vesileyle bir
kez daha Allah O'ndan razı olsun, mekânı inşallah cennet olsun diyorum.
Merhum
Hasan Ağabeyimiz, çocukluk yaşlarından itibaren kendisini sanata, yazıya,
tefekküre ve insan yetiştirmeye adamış, ilkeleri ve idealleri peşinde hiç
yorulmadan, yılmadan koşturmuştu.
Gençlik
yıllarında eserlerinden istifade ettiğimiz kadar, sonrasında da tavsiye ve
nasihatlerine her zaman dikkatle kulak verdik, hayır dualarını almaya her zaman
özen gösterdik.
Merhum
Hasan Nail Canat, ortaya koyduğu eserleriyle, bizim neslimizin farklı alanlarda
birikim ve tecrübe sahibi olmasına çok büyük katkı sağladı. Özellikle, tiyatro
alanında gösterdiği azim, bizim neslimizin tiyatroyla ilgilenmesini temin
ettiği kadar, yeni tiyatrocuların yetişmesine de zemin hazırladı. Hasan Ağabey
ve onun gibi azimli şahsiyetler sayesinde sanat, farklı bir dil, farklı
hassasiyetler ve farklı değerlerle de kitlelere ulaşmaya başladı.
Ülke
olarak, millet olarak, Merhum Hasan Ağabeyimize çok şey borçluyuz.
Kendisini
bir kez daha rahmet ve minnetle yâd ediyor, Rabbimin O'ndan râzı olmasını
diliyorum.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
BİR
ANEKTOD
1991 yılında
“Çizme” filmindeki 'Sessiz Radyocu' rolüyle Altın Portakal'da En İyi Yardımcı
Erkek Oyuncu ödülü, 'bu sanatçı bizden değil' diyerek verilmedi. En yakın
sanatçı dostları sebebini sordukları zaman Hasan Nail Canat dostlarına cevaben;
“Eğer o ödülü bizden diye bana verselerdi yarın mahşerde Allah'ın huzurunda
cevap veremezdim. Ben sanatımı sadece Allah yolunda kullananlardanım” diye
cevap verdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder